UA-139466830-1
adanaliyik.net

Müslüman’ın kıymetlisi, Sadece Müslüman olandır

Arif TOPAL

Arif TOPAL

Spread the love

Müslüman’ın kıymetlisi, Sadece Müslüman olandır

Sadeliği savunacağız. Sade giyineceğiz, sade bir nikah, sade bir ev, sade bir hayat, sade bir arkadaşlar.

Sade konuşacağız. Öz kısa ve net. Boş ve gereksiz değil.
Dünya bütün ışıltısı ile karşımızda duracak ama biz şu hadis-i şerifi mihenk taşı yapacağız; ‘Sadelik, imandandır.’

Ebû Ümâme”nin naklettiğine göre, Resûlullah”ın (sav) ashâbı bir gün onun yanında dünya nimetleri hakkında konuştular. Bunun üzerine Resûlullah (sav) Efendimiz “Duymuyor musunuz?

Duymuyor musunuz?” dedi.

Sonra yine iki kez buyurdu ki: “Sadelik imandandır. Sadelik imandandır.” (Ebû Dâvûd, Kitabu’t-Terhil, 1)

Bugün Hz.Peygamberimiz kabrinden kalkıp evimize misafirliğe gelse, hangimiz onu halimizden utanmadan içeri buyur edebiliriz? Hangimiz haramdan kazanılmadığına emin olduğumuz bir lokmayı önüne koyabiliriz?
Sır, bu sorunun cevabındadır.

Gerçek adamlık, müslümanlık, ve takvanın göstergesi sevirvetine rağmen sade, gösterişsiz ve riyakarsız yaşamasıdır. İnsanınlığın fıtrat gereği şükür ve hamd edebilmesidir. Müslümanın medeniyetide sünnetüllahtır.

Bugün bir çok Müslümanın evi, Kisra’nın sarayı kadar süslü. Perdeler, avizeler, mobilyalar saraylardan çıkma.
Ve o evlerde, yüzünde hasır iziyle uyanan Peygamberin (a.s) hayatının edebiyatı yapılıyor.
Bu insanları kimse ahiretle korkutamaz artık. Maalesef o duygu çekip alınmış bizden.

Daha da acısı; Müslümanların çoğu birer Kisra sarayına sahip olabilmek için her şeyi yapmaya, hatta harama bile bulaşmaya razılar. Eski çağların birer tane Kisra’sı varken, modern çağ her eve bir Kisra yerleştirdi. Bizden görünen, bizim gibi konuşan ve güya bizle dertlenen Kisra’lar.

Neden bir Müslümanın evi arabası olmasın? Tabiki Müslüman’ın da evi arabası olacak. Bunları istemek haram mı hayır.

Müslümanı fakir, yardıma muhtaç gösterilmesi ne kadar doğru?
Hz.Muhammed Efendimiz sade hayat sürmesi, Müslümanın fakir olmasını gerektirmez. Kader diye sineye çekmek değildir, fakirlik.
Yeri gelmiş eti, hurmaya tercih etmiştir.

Önemli olan israf etmesin. Sadece nefsini de düşünmesin. Zenginlik ev, araba, şatafatlı, gösterişli mal mülk değil.

Her oda da hatta mutfakta dahi televizyonun hiç kapanmadığı, ailenin bütün bireyinin elinde son model cep telefonu, tablet ve bilgisayarların elden düşmediği, ailenin kolay kolay bedenen ve zihnen bir araya gelmediği, herkesin ayrı tellerden çaldığı bir ev değildir Müslümanın ikamet ettiği evi.

Müslümanın yaşadığı mekan, Allah’ın ayetlerinin okunup mütâlâa edildiği ve pratiğe döküldüğü, çoluğuyla, çocuğuyla buram buram teslimiyet kokan bir mekandır. Boş işlerin, boşa geçen zamanların olmadığı, maddi hesabın değil manevi hesap bilincinin her daim gündemde tutulduğu bir mekandır…

Hz.Peygamber (sas) iki kez “Duymuyor musunuz?” demesine rağmen, duymadık, uymadık, gereğini yerine getiremedik.

Hz. Peygamberin (s.a.s) yaşadığı sade ve mütevazı hayat bir zorunluluk değil bir tercihti. Çünkü o, izzet, şeref ve itibarın malda ve makamda değil, Allah’ın rızasında olduğunu tebliğ etmek için gönderilmişti.

Sana neyin ya da kimin gerekip gerekmediği hakkında iyi düşün. Sonra gerekli olmayandan vazgeç, sadeleş, hem düşüncelerinde hem hayatında.

Belki kalpteki, kafadaki dağınıklığı sadeleşme ile toparlayabiliriz. Unutma ki hiç bir şeyimiz olmasa da O bize yeter…

Kimi insan, izzeti malda, mülkte, para da arar. Kimi makamda, kimi güzellikte, kimi de daha başka güç ve kuvvetlerde arar.

Bu ve benzeri görüntüler, zaman zaman kişiye izzet ve şeref bahşeder görünse de, bâkî değil fânî diğer bir ifâdeyle aldatıcı izzet tablolarıdır.

Ufku sadece bugünle sınırlı zavallı insanoğlu, Rabbânî bir gözlükten ve irfandan mahrum olduğu içindir ki bu gerçeğin çoğu zaman farkında olmaz. Kendisine -tabiri câizse- fânî Mevlâlar edinir.

Yüce Rabbimiz böylelerini zavallı örümceğe benzetir.

“Allah’tan başka (varlıkları ve güçleri) sığınak kabul edenlerin durumu, kendisine ağ ören örümceğin durumuna benzer, çünkü barınakların en zayıfı örümcek ağıdır. Keşke bunu anlasalardı!” (Ankebût, 41)

Gerçek bir idrâk ve irfânî bir basîret sahibi herkes şu hakikati bilir ki, bâkî bir izzet, fânîlerin ve herhangi bir yaratılmışın lütfedeceği bir ikrâm olamaz.

Yaşadığı müreffeh bir anı paylaşarak herkese hava atmaya çalışma hafifliği, giydiği bir elbise veya taşıdığı bir çantanın markası üzerinden caka satmaya çalışma basitliği müzmin bir hastalık gibi sardı biz müslümanları. Bu meşum furyaya inat sade yaşamak iman şiarıdır.

Ey nefsim, bil ki;

“Huzur hevada değil, Hüda’dadır. Kurtuluş boş iddialarda değil, ibadet ve duadadır. Şeref ve onur, malda makamda değil, kutsal davadadır. Gerçek mutluluk, hayali senaryolarda değil, hakikat sevdasındadır.”

Selam ve dua ile…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ