Duygular cilalı, ruhlar cilalı!
Duygular cilalı, ruhlar cilalı!
Dostlarım da değişti, başkalaşma sancısı. Al takke/ver külahla, başka yolun yolcusu. Yükselen değerler/eğilimler, cilalı imaj, yeni dünya düzeni, kaç perdelik komedi?
Kendi Mesnevisini okumayıp Starbuckta havalı duruyor diye masada Simyacı bulunduran eblehlere de haksızlık etmemek gerek. Arz-Talep meselesi sonuçta devir bunu gerektiriyor. Hayatın her alanı şarlatanlarla dolunca bundan her şey payını alıyor.
Çalışma hayatının facebook’u, cilalı imaj sitesi Linkedin’e bakarsak ülke hakikaten şahlanıyor. Maşallah inovasyondan, iletişimden, projeden geçilmiyor. Hangimiz hangimizi kandırıyor anlayabilmiş değilim ama bu reklam çılgınlığı bizi hakikatlerden fena kopardı. Başka boyuttayız.
Görülüyorum, beğeniliyorum, takipçi kazanıyorum, paylaşılıyorum ve etkileşim alıyorum. O halde varım. Her şey gösteri…
Siyasette, çalışma hayatında hatta özel yaşamlarımızda en tepeden en alt mevkiye kadar müthiş bir “gösteriş, beğenilme duygusu, ego, cilalı imaj” tutumu var ve gün geçtikçe yerleşiyor. İmajın gerçeği yansıtıp yansıtmadığı önemli değil. (Sosyal) medyada nasıl görünüp algılandığı daha önemli. O yüzden sorunun varlığı değil görünürlüğü dert oluyor, çözüm de sorunu çözmekte değil görüntüyü kurtarmakta aranıyor.
Sanırım ilk defa 80’lerin sonunda kullanılmıştı. “Cilalı imaj devri” Can Kozanoğlu mu bulmuştu?
Cilalı ruhlar, sıfatlar, fikirler, mundar ruhlar…
Kremli eller lağım diller…
Oysa bir yağmurla dökülecek cilalarınız…
Her devre uyan yüzleriniz görülecek…
İşte o devir tüm hızıyla sürüyor. Sadece köpürtme kavramları değişiyor. Şimdinin popüler kavramları; “dijitalleşme” “sürdürülebilirlik” tabii dönüşüm, değişim, vizyon, misyon kıvır kıvır.
Aslına bakarsanız hiçbir şeyin öyle aman aman değiştiği yok. Değişen çok sınırlı bir kitle, hemen ardından değişiyormuş gibi yapan bir kitle geliyor. En altta hiçbir şeyden haberi ve ümidi olmayan kalabalık, dostlar alışverişte görsün. Bütün bu tantanada çok azınlıkta bir grup hemen hemen tüm popüler kültürü, pazarlamayı ve hayatı yönetiyor. Diğerleri “-mış gibi” ile “hakikat” arasında sıkışıp kalmış durumda.
Bu amansız “hız” “imaj” ve “cila” devri koskoca bir jenerasyonu ve dönemi tabiri caizse “ahmak” etti bıraktı. Ve işin komik yanı bu işin müsebbipleri de tam olarak ne yaptıklarını bilmiyor olabilirler. Kocaman bir “amaçsızlık” organizması.
Selam ve dua ile…