Bağrımız Yanıktır Bizim
Bağrımız Yanıktır Bizim
İnsanlar kitaplar gibidir. Kapağıyla bizi aldatanlar, içeriğiyle bizi şaşırtanlar var.
Değerini, okumaya başlayınca anlıyoruz.
Bazılarına başlamadan, bazılarına yarısına kadar katlanabilirken, bazılarını bitirmeden kalkamazsınız. Nihai değerleri ‘içindekiler’ kadardır.
Tuhaf bir zamandayız.
Harun gibi konuşup Karun gibi yaşayanlar, kendi kazdığı kuyuya düşüp kendilerini Yusuf ilan edenler, Musa’yla berber görünüp Firavun‘ dan nemalananlar, İbrahim’e su taşıyan karıncayı küçümseyip ateşe odun atanlar, Uhud’ taki okçular gibi safımdayım deyip menfaat pesinde koşanlar, dün övdüğüne bugün sövenler, bizden görünüp, bizden olmayanlar ve gözümüzün içine baka baka bizi aldatanlar var.
Bize benzeyip, bizden zannettiklerimiz, güvendiklerimiz, ama bizi aldatanlar, gizliden gizliye göğüslerinde HAÇ taşıyanlar var.
“En tehlikeli düşman bize benzeyip de bizden olmayandır“ demiş Hz. Ali efendimiz.
Aynen öyle…
Hayır ve şer, iyilik ve kötülük, doğru ve yanlış imtihan gereği iç içe geçmiş durumda. Ondandır ki, her sakallıya hacı, her saçlıya da hippi nazarıyla bakmamalıyız.
Olaylar karşısında temkinli davranıp, acele karar vermeden meyvesini görebilmeliyiz. Ölçütümüz İslam’a, fıtrata uygunluk olmalıdır. Samimiyet tek başına zehirler. Samimiyet akıl ve vahiyle uyumluysa değerlidir.
Tabii ki bu noktada insanlar farklılık arz etmektedir.
Yani, bazı insanlar çekirdeğe bakıp meyvesini anlarken, bazıları o çekirdek yeryüzüne çıktıktan sonra ne ağacı olduğunu anlıyorlar, bazıları da maalesef meyve verdikten sonra ne ağacı olduğunu görüyor.
Marquis de Sade der ki;
Biz ne kadar duyguluysak, bizi aldatanlar o kadar rahat oluyorlar. Onların bizi bırakırken kullandıkları nedenler, bizim onları elimizde tutarken ki nedenlerden ne kadar da basit kalıyor.
Toplum olarak aldatılmışsak, oyalanmışsak, istemediğimiz bir yöne sevk edilmişsek; burada kabahatli olan sadece bizi aldatanlar mı?
Üstad İsmet ÖZEL’ in ifadesiyle; Aldanışımızdan, hileye maruz bırakılışımızdan ve güdülüşümüzden biz de sorumlu değil miyiz?