Filler Tepişir, Çimenler Ezilir!
Filler Tepişir, Çimenler Ezilir!
Yine insanlığın düşmanı düdük çaldı maç başladı. Yine savaş, yine gözyaşı ve yine aynı kareler.
Geride dul, yetim, öksüz ve biçare sayısız insanla; yıkık şehirler; virâne olmuş bağ ve bahçeler…
Daha önemlisi kanayan, sızlayan vicdanıyla can çekişen insanlık.
İlginç olanı, savaş bile beyaz adamların kapısına dayanınca savaş sayılıyor. Oysa Afrika’da, Asya’da, İslam coğrafyasında savaşlar hiç bitmedi, bitmesine izin verilmedi.
“İnsan hakları” gibi kavramlar onlar için geçerli. Onlar 21. yüzyılda kapılarına dayanan savaş için şaşırabilir ama biz zaten savaşların eşiğinde yaşıyoruz.
Ne çok zulme şahit olduk şu kısacık ömrümüzde. Silahın, savaşın, kaçıp gitmek zorunda olmanın ne korkunç bir şey olduğunu çok iyi biliriz. Arakan’dan, Bosna’dan, Suriye’den, Yemen’den…
Yerler farklı olsa da dramlar hep aynı. Filler tepişiyor, çimenler eziliyor. Kaybedilenler değişse de kaybeden değişmiyor.
Ülkelerin çıkar çatışması ezilen yerlerinden edilen hep masum halk ve çocuklar oluyor. Oysaki, hiçbir savaşın kazananı yoktur çıkarlar savaşır, masumlar ölür.
Ya annelerin yaşadıkları.
Götüreceğimiz dört metre bez. İki metrelik mezara gireceksin oda nasip olursa tabi. Nedir bu aç gözlülük, cana kıymak iki avuç toprak için?
İnsanoğlu dünyaya geldiği günden beri birçok şeyi değiştirdi, geliştirdi ama insanlığın ölmediği bir dünya oluşturamadı.
Tarih, mekan, ülkeler değişiyor fakat zulüm hep aynı. Bir yerde ne kadar çok küçük tabut varsa, acının boyutu da o kadar büyük olur.
Değer mi ya o kadar masumun canını yakmak ?
Bugün tek gerçek kan ve zulüm.
Çünkü, küresel düzeni vicdanlılar değil, cüzdanlılar yönetiyor.
Selam ve dua ile…