Garibin hikâyesini dinlemek için, yine bir garip kulağı gerek
Garibin hikâyesini dinlemek için, yine bir garip kulağı gerek
Garibin hikâyesini dinlemek için, yine bir garip kulağı gerek” der Hz. Mevlâna. Fuzuli ise; “Bi vefâdır dar-ı dünya, kimseyi şâd eylemez..” demekte.
Anlamak kulağın işi değil, gönlün işidir çünkü. Tatmayan ne bilsin, acının zemheri yurdunda kardelen olup açmayı.
Bu yüzdendir insanların ahkâm kesmeleri.
İsmet Özel, benim ağzım senin kulağına göre değil derken, bunu kastediyor olmalı.
Mesele anlatmak değil, anlayacak kulak bulmak. Zira hayata aynı açıdan bakanlar değil, aynı acıdan bakanlar anlaşabilir.
Garibin sedasını işiten var, tüm kulaklarını tıkasanda. Acısını duymayan kalp viranedir, zemzemle yıkasanda.
Acıyla kavrulsak, içimizde biriken onca şeyin ağırlığıyla başımızı kaldırıp önümüze bakacak mecâli bulamasak dâhi; Allah derdimizden büyüktür. Bugün olmasa bile, yarın mutlaka bir İnşirâh bahşedecektir.
Dedim; bu dünya ne garip bir handır.
Dedi; sabret, imtihandır.
Dedim çok zorluk çekiyorum.
Buyurdun: Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. (İnşirah suresi)
İnşirâh vermesen, nasıl dayanılır bunca kötülüğe.
En zor zamanlarda, sadece; ‘varlığından haberdâr olmak’ yetiyor ey yaratan ve yaşatan Rabbim!
Selam ve dua ile…