Yolu Doğru Olanın Yükü Ağır Olur
Yolu Doğru Olanın Yükü Ağır Olur
Türkiye’de haddi ve bilgisi olmayan herkes her konuda o kadar çok konuşuyorlar ki bilenlere fırsat kalmıyor. Hastalık konusunda doktor susuyor. Eğitim konusunda öğretmen susuyor.
Bazılarının ise her şey hakkında yarı özgün fikirleri ve konuşabilme gücü oluyor. Bilen haddinden susuyor, bilmeyen cesaretinden konuşuyor.
Piyasada, içlerinde bitmek tükenmek bilmez ‘her şeyi bilen olmak isteyen’ ya da ‘kendini her şeyi bilen olarak lanse eden’ kişiler kaynıyor. Bunlar genelde hiçbir işe yaramayan, boş tenekenin sesi çok çıkar misali varlıklarını her yerde hissettiren kişilerdir.
İnsanın bilmediği, fikrinin olmadığı şeylere hakaret ederek şahsının cahilliğini ve önyargısını gösterir bu tarz insanlar. Bu insanlar kendilerine gereğinden fazla önem verdikleri için paranoyaya da yatkın oluyor. Bu tip insanlara HERBOKOLOG deniyormuş. Maalesef bunların azımsanamayacak kadar da kitleleride oluyor.
Bilginin öğrenilen bir şey olduğu gibi; cehaletin de öğrenilebilen bir şey olduğunu farkettim. Etrafımızda toplandığımız, sözüm ona gözümüzü süslü cümlelerle boyayan herbokologlar bize cehaleti ve cahil kalmayı öğretiyor.
Doğru yolda yürüyenin yükü ağırdır. Ama ruhu dingin ve huzurludur. Doğrunun yükü ağırdır, kötüler o nedenden çoktur.
“Doğruya da yanlışa da yanlış dememi” bekleyenlerle, “Yanlışa da doğruya da doğru dememi” bekleyenler çoğunlukta. Ben azınlıkta kalanlardan olmaya devam ederim. Rahmetli babacığım; “Sen doğru ol, eğri belasını bulur”, “Taş yerinde ağırdır” sözü kulağıma küpedir.
Zaman ahir zaman. Doğrunun etrafında hep boş teneke tamtamları olmuştur. Cahil güruh teneke sesine aldanmış, sağlam ruhlar “Su akar taş yerinde kalır ” demiş İsa’ya Musa’ya sarılmışlardır.
Hayatın kestirmeleri vardır ama bedeli uzun yoldan gitmekten, az kazanmaktan çok daha ağırdır. Sizden sizi ister. Değerlerinizi. Erdemlerinizi. Doğru yoldan ayrılmadan sabırla giden hiçbir zaman mahcup da olmaz, muhtaç da olmaz.
Ömer Seyfettin‘in Efruz Bey’i tarif ederken kurduğu şu cümleler aklıma geldi;
“…(O) şiirsiz meşhur bir şair, esersiz meşhur bir dahi, ilimsiz meşhur bir alimdir. Kanatsız kuş, kambursuz deve, gagasız leylek gibi…”
Şu kısacık ömrümde bu türden kimselere ah, ne çok rastladım.
Selam ve dua ile…